öğrenci etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Memleket Hasreti

 
 

  Merhaba arkadaşlar. Bugünkü konum evlerinden uzakta okuyan biz öğrencilerin sık sık içine işleyen memleket hasreti. Bunun yanında birkaç tane de haberim var sizlere :). Bu yazıyı okurken arkada şu şarkının çalmasının birbirimize daha iyi anlamamıza yardımcı olacağına inanıyorum:)

https://www.youtube.com/watch?v=GIHwzxHA3kw


  Doğduğumuz günden bu yana çoğumuz ailelerimizden ayrılmadan yıllarca okuduk. Kimisi için bu durum lise başlangıcına, çoğumuz için ise üniversiteye gidene kadardı. Sonra sınavlara hazırlandık. Çalışırken hep hayaller kurduk. Şu evden bi gitseydim, bir kurtulsaydım şu memleketten dedik. Sonra sınavlarımıza girdik, iyi kötü bir yerler kazandık. Hepimiz çok sevindik. Artık zamanı gelmişti "özgür " olmanın. O gün geldi. Aldık valizimizi çıktık yollara. Otobüse bindiğimiz an anladık ki aslında bu durum hiç de düşündüğümüz gibi değilmiş. Ayrılmak için can attığınız yerler aslında sizin çocukluğunuzu, gençliğinizi de barındırıyormuş. O valizi elimize aldığımız an bir çok şeyin değiştiğini ve artık büyüdüğümüzü anladık.

  Yollar aştık gideceğimiz yere varmak için. Yerleştik yerlerimize. Sonra oturduk düşündük. E şimdi ne olacak?. Sonra ailemize vardığımızı, yerleştiğimizi haber vermek için aradık. Ben ilk aradığımda çok değişik hissetmiştim. Annemin de benim de boğazım düğümlenmişti. İkimizde birbirimize belli etmemek için çırpınıp durmuştuk.Sonra zaman geçti bir şekilde. Yeni arkadaşlar edindik , yeni bir çevremiz oldu. Zamanla alıştık gibi oldu sanki oralara. Havasına suyuna alıştık gibi oldu. Ama aslında hep alıştık gibi oldu sanki benim için. Daha bir kaç ay önce kurtulmak için can attığımız yerler burnumuzda tüter oldu. Takvimlerde döneceğimiz günleri işaretledik. Gün saydık, zaman daraldıkça saatleri saydık.

  Zaman yine ilerledi hiç durmadı. Kimi zaman yavaşladı kimi zaman su gibi geçti. Eskiden can ciğer olduğumuz arkadaşlarımızdan bir bir kopmaya başladık. Önce haftada bir aramalar, sonra ayda bir, sonra Facebook'tan doğum günü kutlaması ve en sonunda ise koptuk iyice birbirimizden. Yaşadığımız yer değişti, çevremiz değişti, bir çok şey değişti aslında hayatımızda. Peki biz aynı mı kaldık. Tabi ki de hayır. Aslında bunlar arasında en çok değişen yine bizdik. Artık o evden çıkarken ki çocuk değildik. Artık büyüyor gibiydik sanki. Her yeni zorlukta biraz daha büyüyor gibiydik.

  Sonra yıllar geçti o evden ilk çıktığınız günün üzerinden. Artık biz de alışmıştık ayrı olmaya etrafımızdaki insanlarda. Bir şekilde kendi hayatlarımızı kurduk. Önceden yaşadığımız sıkıntılı günlere tatlı bir tebessümle baktık. Aslında onların hepsi gerçekleşmeliydi bizim biz olmamız için. Evden hiçbir zaman ayrılmasak bu kadar güçlü olmazdık. Hep birilerinin kol kanat germesine muhtaç kalırdık. Her şeye rağmen bunlar olmalıydı. Belki de bundan 5- 10 yıl sonra bugünkü yaşamımızı hatırlayacağız. Ve ben şundan eminim ki o zamanlar şu zaman ki halimiz yine ufak bir tebessümle bakacağız, her şeye rağmen.....

Sağlıcakla kalın.....


Nerede Kalacak Bu Öğrenciler ??

 

  Merhaba millet bugün sizlere öğrenim hayatınız boyunca barınma ihtiyacınızı karşılayacağınız çeşitli yollardan, bunların avantajlarından ve dezavantajlarından bahsedeceğim.Bu yazımı hem yurtta, hem akraba evinde hem de son iki buçuk yıldır öğrenci evinde kalmış bir mühendis adayı olarak yazıyorum..

  Öncelikle öğrencilik hayatınız boyunca barınma alternatifi olarak dört ana seçenek öne çıkıyor. Bunları sıralayacak olursak;

  • Yurtlar (Devlet ya da Özel)
  • Öğrenci evleri (Belirli kuruluşların evleri veya kendi tutacağınız kendinize ait ev)
  • Akraba evleri

  Yurtlardan bahsederek başlayalım. Üniversitemdeki ilk yılımda devlet yurdunda kaldım. Şunu söyleyeyim devlet yurtları son zamanlarda standartlarını baya yükseltti. Bu manada bence bu listedeki en güçlü aday olarak görüyorum. Benim kaldığım devlet yurdu yazları otel olarak kullanılan ve sanılanın aksine bir bloktan oluşmak yerine bir çok dubleks tarzı küçük bloklardan oluşan yapıdaydı. Devlet yurtlarının en güzel yönü sabah ve akşamları her ne kadar mükemmel olmasa da yiyebileceğiniz sıcak yemeğinizin olması bana göre. Öğlenleri zaten okulun kendi yemekhanesinde idare edersiniz ki bilmiyorsanız söyleyim üniversite yemekhaneleri aşırı ucuz olur :). Bu yurtlarda belki de en sıkıntılı kısım birlikte kaldığınız oda arkadaşlarınızla anlaşamamaktır. Bu konuyu da zaman ilerledikçe kafa denginiz olan arkadaşlarınızla aynı odaya çıkarak halledebilirsiniz.



  Bir diğer yurt çeşidi ise özel yurtlar. Ülkemizde son zamanlardaki siyasi olaylardan dolayı malum topluluğun yurtları kapandı ki kapanmasa bile tavsiye etmezdim. Benim önceden kalmaya mecbur kalan arkadaşlarımdan hiçbiri memnun ayrılmadılar o yurtlardan. Bunların dışındaki özel yurtlarda ise genel durum fiyatların pahalı olması. Şöyle söyleyeyim şuanda okuduğum fakülteme metroyla bir durak uzaklıktaki yurtlar yıllık 7-8 bin liradan aşağıya değil ki bu fiyata olur da yaz okuluna kalırsanız yaz ayları dahil değil. Özel yurtların güzelliği ise çoğunun odalarının yurt yapılmak için yapılmış olması ya da nispeten daha düzenli ve güzel olması. Tabi ki benim tavsiyem öncelikle devlet yurtları ama malum yurt çıkmazsa size özel yurtlarda eğer maddi yönden sıkıntınız yoksa güzel bir seçenek olabilir.

  Sıra geldi en büyük tecrübe sahibi olduğum konuya :). Öğrenci evleri. En başta şunu belirteyim öğrenci evleri sizin için çok konforlu bir yer de olabilir, size zindan da olabilir. Bu noktada en önemli seçim eve çıkacağınız arkadaşlarınızı iyi seçmekte. emin olun herkes dışarıda farklı ev içinde farklıdır. Kimseyi aynı evde yaşamadan iyice tanıyamazsınız. O yüzden dikkatli olun. Sonradan pişmanlıklar, kavga gürültüler olması sizi daha çok zora sokar.



  Şimdi gelelim nasıl ev kiralanacağına. İlk tercihiniz her zaman bulunduğunuz fakülteye yakın noktalar olsun. 200-300 lira pahalı diye uzak yerlerden ev tutmaya çalışmayın. Sonradan siz de anlarsınız ki o yol gerçekten insanı çok yoruyor. Ayrıca herkesin 1 saatlik yoldan geldiği, derslere gelmek için saatle öncesinden yola çıktığını, sizin ise  dersten 15 dakika önce kalkmanızın yeterli olduğunu görünce bu dediğime hak vereceksiniz. Bir de emlakçı konusu var. Emlakçılara kesinlikle güvenmemenizi tavsiye ederim. Size gösterdikleri evler birbirini tutmayabilir, gün boyu güneş alıyor dedikleri evler -2. katta, zindan gibi yerler olabilir. Bu nedenle öncelikli tercihiniz sahibinden ev kiralayan yerler olsun bu sayede emlakçılara komisyon da vermemiş olursunuz ayrıca ev kiralarken internetten değil bizzat gidip kendiniz bakarak yapın. Bu işlerde hile hurda çok oluyor malesef.


  Bu konudaki bir diğer husus ise maddi yönden öğrenci evlerinin nasıl olduğu. Yeni bir ev kurmak çoğu zaman kolay olmuyor. Eve çıkacakken benim tavsiyem önceliğiniz mezun olacak olan ya da evini bozacak olan birisini bulmanız. Bu konuda çeşitli siteler mevcut ya da en basitinden üniversitenizin itiraf sayfaları gibi yerlerine mesaj atarak böyle insanlara ulaşabilirsiniz. Bu sayede koca bir evi bedavaya bile getirebilirsiniz. Bir diğer seçenek ise spotçular. Tabiki herkes sıfır eşya almak ister ama bu gerçekten bir öğrenci için imkansıza yakın. Bu nedenle spotçular sizin en büyük dostunuz olabilir. Özellikle toplu halde eşya alacaksanız gerçekten ucuza getirebilirsiniz. Ama eşyaları alırken iyice bakmakta yarar var. Çünkü malum ikince el eşya alıyorsunuz eşyalarda sıkıntılar çıkabilir.

  Diğer konular genel olarak aidat, faturalar, alışveriş falan gibi sıralanabilir. Yukarıda saydıklarımı hallederseniz bir şekilde bunlar sizi o adar da etkilemeyecek şeylerdir. Ama şunu da bilin bir öğrenci evine çıkmak nereden baksanız girişte 1000-1500 liranızı hatta bazı durumlarda daha fazlasını götürebilir.

  Son maddemiz ise akraba evleri. Ankara'ya ilk geldiğim zamanlar kalacak yer bulamadığımdan böyle bir şekilde kalmak zorunda kaldım. Akraba evleri maddi yönden sizi son derece rahat ettirecek yerlerdir. Evin alışverişine, faturasına falan yüzde 99 sizi karıştırmazlar. Bu da sizin para biriktirmenizi sağlar. Fakat şöyle de bir durum var ki akrabalarınız sizin ne kadar rahatınızı düşünürse düşünsün siz her zaman kendiniz bir fazlalık olarak göreceksiniz o evde. Yani rahatlık içinde rahatsızlık gibi. O yüzden ben bu yöntemi mecbur olmadıkça tavsiye etmiyorum. Eğer mecbur olsanız bile bir an önce kendinize kalacak bir yerler aramaya çalışmanız daha iyi olur.

  Bugün baya yazmışım :). İnanın yazarken farkında bile olmadım. Daha yazacak çok şey var aslında ama makale gibi yazarak sizi de sıkmak istemiyorum .Bu konudaki her türlü görüş, öneri veya sorularınızı yorum olarak bana iletebilirsiniz.

Şimdilik sağlıcakla kalın. Hoşçakalın  :)


Kaldığımız Yerden Devam Ediyoruz.. (Biri Değişim mi dedi ? )



Merhaba millet. Yaklaşık bir buçuk haftalık aranın ardından tekrar sizlerleyim. Gerçi çok takipçim yok ama olsun belki birileri merak ediyordur. :) Özlemişim yazmayı, birilerine bir şeyler anlatmayı...

Sizinle paylaşmak istediğim birkaç konu var. Bu yazımda bunlara değinmek istiyorum. Öncelikli olarak blogun formatında değişiklikler yapmak istiyorum. Yapmak istediğim değişikliklerden bazıları şöyle. Malum blogum mühendislik öğrencilerine hitap eden bir blog. Fakat ben bu yelpazeyi biraz daha genişletip daha geniş bir kitleye yardımcı olmak istiyorum. Bundaki amacım kesinlikle daha fazla tıklama almak falan değil :). Bir kaç arkadaşımın da tavsiyesi ile mühendislik alanının dışında "konu dışı " olarak diğer dallara da blogumda yer açmak istiyorum. Tabi ki bu konular konu dışı başlığı altında birleşecek. Amacım daha geniş bir kitleye yardımcı olabilmek ve daha yararlı bir blog haline gelebilmek.

Diğer bir konu ise mühendislik alanında öğrenim gören öğrencilere veya mühendislik seçmeyi düşünen genç arkadaşlarımıza yardımcı olabilecek içerikler üretmek. Ben makine mühendisliği okuduğum için genel olarak bilgilerim veya kafamdaki mühendislik tanımı bu mühendislik alanı yönünde. Diğer mühendislik dallarında da yardımcı içerik oluşturabilmek adına blogumda farklı dallardan mühendis adayı arkadaşlarımı konuk etmek gibi bir planım var. Bu sayede hem daha zengin içerikli ve amacımıza uygun bir şekilde devam edebileceğimizi düşünüyorum hem de farklı bakış açıları ve düşüncelerle blogumuzun daha da renkleneceğini düşünüyorum.

Bu nokta da bir parantez açmak istiyorum. Blogun formatında değişiklik yapmak istemem kesinlikle bu samimiyeti ve içtenliği kaybedeceğimiz resmi bir havaya bürüneceğimiz anlamına gelmez :). Blogumun kesinlikle klasik 'mühendislik blogları ' gibi olması gibi bir amacım yok. Ben bu samimiyeti seviyorum.. Farkımız Tarzımız :) Ben yine buralarda kafama göre takılıyor olacağım, içimden gelenleri yazacağım. Bu isteğimden de hiçbir zaman vazgeçmeyeceğim bundan emin olabilirsiniz. :) Yeri gelecek kahvemizi alıp geleceğiz, dertleşeceğiz, yeri gelecek hayallerimizden bahsedeceğiz, yeri gelecek bir şeyler öğrenmek adına çabalayacağız..  Ama burası hep böyle olacak..

Yapmak istediklerim ya da yapmayı planladıklarım şimdilik bunlar.. :) Malum bir mühendislik öğrencisi için en yoğun zamanlar sınav dönemleri oluyor ve son beş gün içinde altı tane sınava girmiş birisi olarak gerçekten yorulduğumu hissediyorum. Yaklaşık bir buçuk haftadan sonra inşallah bugün güzel bir uyku çekeceğim belki de geçmiş günlerin acısını çıkarırım, yataktan hiç çıkmam. :). 

Son olarak bundan sonra yazılarımın daha sık geleceğini belirtip yazımı noktalıyorum. Sağlıcakla kalın:)

Görüşleriniz benim için öenmli lütfen yorum bırakmayı unutmayın :)

Kahvenizi alın gelin. Dertleşelim...


Merhabalar. Bugün diğer yazılarımın aksine biraz daha samimi ve birazcık da dertleşme amaçlı yazmak istiyorum...

Son zamanlarda üzerimde biriken amaçsızlık duygusu beni artık çok farklı bir insana çevirmeye başladı. Önceleri yerimde duramayan ben günlerce evden çıkmasam şikayet etmeyecek duruma geldim. Etrafımdaki insanların sesleri bile bazen fazla geliyor artık bana. Bu ruh hali nedir neden böyle oldu bilmiyorum. ilk defa böyle bir durumla karşı karşıyayım. Bu bloga başlarken kendime hedefler koymuştum. Bunları yapacağım, şunları yapacağım, daha iyi bir insan olacağım, daha çalışkan olacağım, üzerimde biriken bu yükleri atacağım gibi gibi bir sürü söz verdim kendime. Fakat daha üzerinden çok bir zaman geçmemişken bu sözleri tutamadığımı fark ettim. Aslında bu sözleri tutma isteğim var ama bu bedenim sanki yerinden kalkmamak için direniyor. Mesela şuanda ne yapmam gerekiyor? Oturup ders çalışmam. Ben napıyorum son 4 saattir? Galiba boş boş takılıp hiçbir şey yapmıyorum. Bu halime gerçekten anlam veremiyorum. Bu hale gelmemde son zamanlardaki içinde bulunduğum maddi sıkıntılar da eklenebilir. Şu ana kadar hiçbir zaman maddi yönden şikayet etmedim hiçbir konuda. Bana göre para harcanmak için kazanılır. Fakat son zamanlarda temel ihtiyaçlarımı gidermede sıkıntı çekince galiba bu sefer biraz etkiledi. Bunu bir şekilde çözebilirdim normal bir zamanda. Gidip çalışmak çok zor değil benim için. Ama bu dönem sınav dönemime denk geldiği için galiba biraz daha uzun sürecek.

Konumuza gelecek olursak dediğim gibi sanki birileri üzerime tonlarca toprak atmış ve ben hareket edemiyorum gibi. Beynim bir şeyler yapmak vücudum ise yapmamak istiyor. Daha sonrasında çektiğim vicdan azabı ise işin bir diğer yanı. Aslında bundan önceki senelerde hep bir şeyler için çabalayan birisi oldum fakat artık bu özelliğimde kayboluyor. Önceden saatlerce bir şeylerle uğraşmak bana zor gelmezken artık bunu yapamıyorum. Bilmiyorum ben mi değişiyorum yoksa hayat mı beklediğim gibi değil? Fakat bildiğim şey hayatın artık beni kendi isteğim dışında değiştirdiği gerçeği.

Biraz önce sözlükte bir başlıkta yazarların yaşını sormuşlardı. İlk defa 22 yazarken kendimi bu kadar büyük hissettim. Artık büyümüştüm galiba. Yıllardır beklenmiş olduğum büyüyünce yapacağım dediklerim neredeydi peki?. Hayatım belirli bir düzen içinde ilerliyor artık. İstediğimi yapmakta özgür değilim. Hayatımda artık benim kontrolümde olmayan bir sürü faktör var ve bunlar beni bazen yoruyor. Yanlış anlamayın bahsetmiş olduğum genel olarak yaşam tarzı ve yapmak zorunda olduklarımızla ilgili. Genel olarak hayatımda şikayetçi olduğum çok insan yok. Zaman zaman bazı konularda anlaşamasak da  bir şekilde orta yolu bulabildiğim bir çevrem var.

Hayatımda beni düşündüren bir diğer konu ise okul yaşamım. Daha önce bahsettim mi biliyorum ama benim ilk üniversitem İzmir'deydi. Orada kazanmış olduğum bölümü benimseyemediğim için ani bir kararla Ankara'ya Gazi Üniversitesine geldim. Geldiğim ilk günden beri düşünüyorum. Gelmekle iyi mi yaptım acaba diye. İlk zamanlarda kendime sürekli istediğin bölümde okuyorsun rahat ol diye telkinde bulunurken, zamanla bu değişti. Evet istediğim bölümde okuyorum. Makine mühendisliğini çok seviyorum. Ama istediğim üniversite kesinlikle böyle bir yer değildi. Gazi Üniversitesinde Mühendislik okumak isteyen arkadaşlara tavsiyem bir daha düşünsünler. Çünkü bölüm ne kadar iyi olursa olsun insan bazen bir  üniversite ortamı arıyor ki bu kesinlikle burada yok. Eğer istediğiniz büyük bir lise binası ise gelebilirsiniz orası size kalmış. Ama ben bu okulda kaldığım hergün artık boğuluyormuş gibi hissediyorum. Şunu da belirteyim bu pişmanlık sadece okulla ilgili çevremdekilerle ilgili değil.

Okul yaşamımdaki bu durumlar beni gerçekten bir noktada çok yıpratıyor. Ya da ben çok kafama takıyorum bilemiyorum. İçimdeki isteksizliğin ndenlerinden birinin de bu olduğunu düşünüyorum. Umarım bu daha fazla büyümez ve ben de bir şekilde bu durumu atlatırım.

Bu yazımda biraz dertleşmek istedim. İmla, noktalama gibi konulara pek dikkat edemedim. Bunun için kusura bakmayın. Benimle her türlü görüş ve önerinizi paylaşabilirsiniz. Yapıcı eleştiriye her zaman açığım.... :)

Lütfen yorum bırakmayı unutmayın...

Vakit ayırdığınız için teşekkürler. Şimdilik sağlıcakla kalın ...