experiment etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Erasmus-Let's Begin the Journey


Merhaba,

Uzun bir aranın ardından tekrar sizlerle birlikteyim. En son yazılarımda sizlere erasmus ile yurtdışına gitme hayallerimden bahsetmiştim ve şuanda tam da hayallerimden Almanya'nın Essen kentinden sizlere yazıyorum. Bu yazım genel anlamda buraya nasıl geldiğimden bahsederek geçecek. Bu noktaya gelene kadar başımdan o kadar çok olay geçti ki bu bütün bu olanları tek bir yazı olarak yazıp sizleri sıkmak istemiyorum. Genel anlamda birkaç ayrı yazıdan oluşan bir yazı dizisi biçiminde sizlerle deneyimlerimi paylaşacağım. Şimdiden sizlere güzel bir vakit geçirmenizi temenni ederim.

En başında bu noktaya nasıl geldim, neden Erasmus yapmak gibi bir hayalim vardı onlardan bahsedeyim. Gözlemlerime dayanarak, etrafımdaki öğrenci arkadaşlarımdan gördüğüm kadarıyla Türkiye'deki öğrencilerin büyük bir kısmının en azından bir sürede olsa yurt dışında okuma gibi bir hayalleri var. Bazıları maddi imkansızlıklardan, bazıları kendinde yeterli cesareti bulamadığından, bazıları ise öncelik olarak okullarını bitirmek istediklerinden bu hayallerinden zamanla uzaklaşıyorlar. Buna rağmen bazı arkadaşlarımız ise gerçekten bunu bir hedef olarak önlerine koyup bu hedefe doğru emin adımlarla gidebiliyorlar. Ben ise yukarıda saydığım gruplardan hiçbirinde olmadığımı düşünüyorum. Üniversiteye başladığımdan beri bir çok radikal karar aldığımı düşünüyorum. Fakat bu yaptığım belki de içlerinden en radikal olanı olabilir. Şöyle ki bildiğiniz gibi Erasmus'a giden öğrencilerin büyük bir kısmı ikinci ya da dördüncü dönemlerinin sonunda gitmeyi tercih ediyor. Ben ise altıncı dönemimin sonunda yani üçüncü sınıfı bitirdikten sonra gitmeye karar verdim. Bu kararın bana bedeli ise okulumun bir sene uzaması oldu. Bana soracak olursanız değdi mi diye, cevabım kesinlikle değdi olur. Bu konuya ilerleyen zamanlarda tekrar döneceğim.

Şimdi gelelim Erasmus'a gitmek için yapılması gerekenlere. Öncelikle üniversitem olan Gazi Üniversitesin'de işleyiş şu şekilde oluyor. Her eğitim yılının ikinci dönemi tahmini olarak mart ortası gibi uluslararası ilişkiler ofisi Erasmus programı için sınav duyurusu yapıyor. Bu duyuruya göre belirtlen tarihten önce gerekli birkaç belge ile birlikte başvurunuzu online olarak yapmanız isteniyor. Bu başvuruları yaparken sizden beş adet üniversite tercihi yapmanızı istiyorlar. Hangi üniversitelerin sizin bölümünüz ile anlaşması olduğunu yine bu ofisin internet sayfasından detaylı bir biçimde öğrenebiliyorsunuz. Online başvuruyu yaptıktan sonra belirtilen tarihte yazılı olan bir sınava giriyorsunuz. Bu sınav diğer üniversitelerde biraz daha farklılık gösterse de Gazi Üniversitesin'de sadece yazılı olarak yapılıyor. Yani herhangi bir sözlü mülakata tabi tutulmuyorsunuz. Temel olarak ingilizce seviyenizi belirlemek amacıyla yapılıyor. Sınavdan başarılı sayılmak için en az 50 puan almanız gerekiyor. Öğrencilerin seçimleri ise not ortalamalarının yüzde 50 si ve sınavdan alınan puanın yüzde 50 si olacak biçimde bir toplam puan oluşturularak yapılıyor. Bu puanlarla birlikte sıralamaya girip tercih listenize göre bir üniversiteye yerleştiriliyorsunuz. 

Bu aşamaya kadar anlattıklarım aslında işin en sıkıcı olan kısımlarıydı. Sınav sonuçlarında istediğiniz yeri kazandıktan sonraki süreç ise bir o kadar heyecanlı geçiyor. Kimi zaman bürokratik işlemlerden sonra canınız çok sıkılsa da nihayetinde sizi güzel bir yolculuğun beklediğinden emin olabilirsiniz.

Yazımın en başında da değinmiş olduğum gibi çok fazla uzatmak istemiyorum. Bir sonraki yazımda seçilme sürecinden sonraki aşamalar hakkında sizlere elimden geldiğince bilgi aktarmaya gayret edeceğim. 

Vakit ayırdığınız için teşekkürler...








Memleket Hasreti

 
 

  Merhaba arkadaşlar. Bugünkü konum evlerinden uzakta okuyan biz öğrencilerin sık sık içine işleyen memleket hasreti. Bunun yanında birkaç tane de haberim var sizlere :). Bu yazıyı okurken arkada şu şarkının çalmasının birbirimize daha iyi anlamamıza yardımcı olacağına inanıyorum:)

https://www.youtube.com/watch?v=GIHwzxHA3kw


  Doğduğumuz günden bu yana çoğumuz ailelerimizden ayrılmadan yıllarca okuduk. Kimisi için bu durum lise başlangıcına, çoğumuz için ise üniversiteye gidene kadardı. Sonra sınavlara hazırlandık. Çalışırken hep hayaller kurduk. Şu evden bi gitseydim, bir kurtulsaydım şu memleketten dedik. Sonra sınavlarımıza girdik, iyi kötü bir yerler kazandık. Hepimiz çok sevindik. Artık zamanı gelmişti "özgür " olmanın. O gün geldi. Aldık valizimizi çıktık yollara. Otobüse bindiğimiz an anladık ki aslında bu durum hiç de düşündüğümüz gibi değilmiş. Ayrılmak için can attığınız yerler aslında sizin çocukluğunuzu, gençliğinizi de barındırıyormuş. O valizi elimize aldığımız an bir çok şeyin değiştiğini ve artık büyüdüğümüzü anladık.

  Yollar aştık gideceğimiz yere varmak için. Yerleştik yerlerimize. Sonra oturduk düşündük. E şimdi ne olacak?. Sonra ailemize vardığımızı, yerleştiğimizi haber vermek için aradık. Ben ilk aradığımda çok değişik hissetmiştim. Annemin de benim de boğazım düğümlenmişti. İkimizde birbirimize belli etmemek için çırpınıp durmuştuk.Sonra zaman geçti bir şekilde. Yeni arkadaşlar edindik , yeni bir çevremiz oldu. Zamanla alıştık gibi oldu sanki oralara. Havasına suyuna alıştık gibi oldu. Ama aslında hep alıştık gibi oldu sanki benim için. Daha bir kaç ay önce kurtulmak için can attığımız yerler burnumuzda tüter oldu. Takvimlerde döneceğimiz günleri işaretledik. Gün saydık, zaman daraldıkça saatleri saydık.

  Zaman yine ilerledi hiç durmadı. Kimi zaman yavaşladı kimi zaman su gibi geçti. Eskiden can ciğer olduğumuz arkadaşlarımızdan bir bir kopmaya başladık. Önce haftada bir aramalar, sonra ayda bir, sonra Facebook'tan doğum günü kutlaması ve en sonunda ise koptuk iyice birbirimizden. Yaşadığımız yer değişti, çevremiz değişti, bir çok şey değişti aslında hayatımızda. Peki biz aynı mı kaldık. Tabi ki de hayır. Aslında bunlar arasında en çok değişen yine bizdik. Artık o evden çıkarken ki çocuk değildik. Artık büyüyor gibiydik sanki. Her yeni zorlukta biraz daha büyüyor gibiydik.

  Sonra yıllar geçti o evden ilk çıktığınız günün üzerinden. Artık biz de alışmıştık ayrı olmaya etrafımızdaki insanlarda. Bir şekilde kendi hayatlarımızı kurduk. Önceden yaşadığımız sıkıntılı günlere tatlı bir tebessümle baktık. Aslında onların hepsi gerçekleşmeliydi bizim biz olmamız için. Evden hiçbir zaman ayrılmasak bu kadar güçlü olmazdık. Hep birilerinin kol kanat germesine muhtaç kalırdık. Her şeye rağmen bunlar olmalıydı. Belki de bundan 5- 10 yıl sonra bugünkü yaşamımızı hatırlayacağız. Ve ben şundan eminim ki o zamanlar şu zaman ki halimiz yine ufak bir tebessümle bakacağız, her şeye rağmen.....

Sağlıcakla kalın.....


Staj Konusu ve Yapılabilecekler


     Hepinize tekrar merhaba bugün size anlatacaklarım daha çok staj konusunda olacak. Bu konuda naçizane birkaç noktaya değinmek istiyorum. Öncelikle geçen sene staj konusunda yaşadıklarımdan bahsetmek ardından ise bu sene ne yapacağımdan konuşmak istiyorum.. Bloğumu okuyacak olan birkaç kişi belki bunları görür ve faydalanabilir.

     Okuduğum bölümde yaz stajları zorunlu olduğu için geçen sene Şubat ayı başlarında staj arayışına girdim. Bu işte bir hayli acemi olduğumdan öncelikle aklıma Ostim geldi. Şimdi bile ne kadar yanlış düşündüğüme şaşırıyorum :). Şöyle ki Ostim'i bilenler bilir.Bir sürü ufak atölye denebilecek tarzda işletmelerden oluşur. Bende en başta bunlara mail yoluyla başvuru yaptım. Sonuç tabi ki yüzde yüz olumsuz oldu :). Küçümsemek için söylemiyorum fakat sadece montaj yapan ya da civata-somun üreten firmalar siz başvuru yaptığınızda holdingmiş gibi davranıyorlar. :) Benden size tavsiye böyle yerlere bulaşmayın. Özellikle de hatırı sayılır bir üniversitede okuyorsanız yanına dahi yaklaşmayın. Pişman olursunuz.

     Bu olumsuz dönüşlerden (yüzde 99'u dönmedi bile) sonra daha büyük firmalara başvurmak istedim. Fakat burada da önüme bir engel çıktı. Bu firmalar genellikle sadece 3.sınıf öğrencilerini alıyorlardı. . Malum stajımın konusu talaşlı imalat olunca bu biraz daha zorlaştı. Başvurduğum diğer firmalar ise ya dönüş yapmadılar ya da geri çevirdiler. Bu arada belirtmek istiyorum bölümüme göre ortalamam bir hayli yüksekti. Hatta bazı firmalardan iş istiyorsan gel alalım ama staj için malesef kabul edemiyoruz dediklerine bile şahit oldum ki kontenjanları olmasına rağmen bunu söylediler. Tabi bunun nedenini sonradan anladım. Okulumuzla anlaşması olan birkaç yere başvurdum fakat ortalamamdan dolayı tercih edilmedim . Benden daha yüksek ortalamalı olanlar alındı haliyle.

     Staj konusunda gerçekten karamsarlığa düştüğüm zamanlarda ki bu takriben nisan ayının son haftalarına denk geliyor arkadaşlarımın birer birer benim o önceden başvurmuş olduğum ve beni ortalamam düşük diye almayan yerlere yerleştiklerini gördüm. Bu giren arkadaşların bazılarının ortalaması mezun olmaya bile yetmiyordu . Sonradan öğrendim ki herkesin bir yerlerde bir DAYI'sı veya AMCA'sı varmış. Bu işler böyle yürüyormuş dostlar. Bunu öğrendiğimde Türkiye'de işlerin nasıl yürüdüğünü de öğrenme fırsatı bulmuş oldum. Tüm bu işler ancak bir yerlerde REFERANSINIZ varsa oluyormuş. Ben de sonradan büyük bir döküm firmasında staj yapma fırsatı buldum. Peki nasıl diye soracak olursanız. Ben de düzene ayak uydurmak zorunda kaldım ve biraz çevre araştırması yaparak Referans buldum. Benden size tavsiye hiç bu işlere hiç girmeden gidin ve kendinize bir yerlerden tanıdık bulun. Malum burası Türkiye. İnsanlar niteliğinize değil tanıdıklarınıza bakar olmuş.

     Yazımı biraz fazla uzattım galiba kusura bakmayın. Bu sene ne yaptım diye soracak olursanız. 3.sınıf olduğum için şansımın biraz daha fazla olduğunu düşünerek direk başvurularımı yaptım. Ne diyelim hayırlısı artık. Sonuçları buradan size aktarmaya devam edeceğim.

     Şimdilik sağlıcakla kalın :)

   
Bu arada beni Twitter'dan da takip edebilirsiniz. https://twitter.com/Muhendis_Blog